Talusta (ayak bileği eklemini oluşturan kemiklerden altta olanı) kemik ve üzerindeki kıkırdak yapıyı ilgilendiren yaralanmalardır. Bu yaralanmalar yalnızca eklem yüzeyindeki kıkırdağı ilgilendirebileceği gibi altta yatan kemikte kist benzeri boşlukların oluşmasına da neden olabilir.
Talusta osteokondral lezyonu olan hastalar sıklıkla ayak bileği ekleminde ağrı, şişlik, takılma hissi ve sık burkulma gibi şikayetler ile görülürler. Bu şikayetler ayak bileği burkulması gibi akut bir yaralanma sonrasında başlayabileceği gibi sıklıkla tekrarlayan yaralanmalara bağlı ortaya çıkarlar. Ağrı yaralanmanın yerine göre ayak bileğinin dış veya iç tarafında hissedilebileceği gibi yük verme esnasında ayak bileğinin içinde de hissedilebilir. Aktif hastalarda sportif aktiviteler ağrıdan dolayı kısıtlanır ve ilerleyen durumlarda ağrı günlük aktivitelerde de kısıtlanmaya neden olur.
Ayak bileği burkulması sonrasında uygun tedaviye rağmen 6 aydan uzun süren şikayetlerin olması durumunda da osteokondral lezyon gelişiminden şüphelenilmesi gerekmektedir. Bunun yanında ciddi kilitlenme veya takılma şikayeti olan hastalarda eklem içi serbest kıkırdak veya kemik parçaları ya da büyük bir osteokondral lezyon olabileceği akılda tutulmalıdır.
Hastaların büyük çoğunluğunda ayak bileği burkulması gibi akut bir travma sonrasında şikayetler ortaya çıkar. Bunun dışında tekrarlayan mikrotravmalar (bağ yaralanmasına bağlı sık burkulmalar gibi), ayakta basma bozuklukları, hormonal bozukluklar ve damar hastalıkları da altta yatabilecek diğer nedenlerdir.
Tanı muayene ve tetkikler birlikte değerlendirilerek konulur. Öncelikle hastanın ilk değerlendirilmesi esnasında hikayeden bu tip bir yaralanma olabileceğinden şüphe edilmesi gerekir. Fizik muayene ile bu şüphenin kuvvetlenmesi durumunda ise tanıyı netleştirmek amacıyla görüntüleme teknikleri kullanılır. Öncelikle ayakta basarak çekilmiş röntgenler incelenir. Bu şekilde osteokondral lezyonun tespit edilememesi durumunda ise bilgisayarlı tomografi (BT) veya manyetik rezonans inceleme (MR) ile tanı kesinleşir.
Osteokondral lezyon tanısı konulduktan sonra uygulanacak tedavi cerrahi dışı veya cerrahi olarak iki başlık altında incelenebilir.
Cerrahi dışı tedavi çocuk hastalarda, akut yaralanmalar sonrasında, görüntüleme yöntemlerine rağmen hastada herhangi bir şikayete neden olmayan tesadüfi tespit edilmiş yaralanmalarda tercih edilmektedir. Etkilenen ayağa yük verilmesinin engellenmesi, fizik tedavi sıklıkla kullanılan cerrahi dışı tedavi seçenekleridir.
Cerrahi dışı tedaviye rağmen şikayeti devam eden hastalarda ve tanı esnasında ileri evrede yaralanması olan hastalarda ise cerrahi müdahale gereksinimi ortaya çıkar. Cerrahide amaç ağrısız ve normal fonksiyon gören bir eklem elde etmek ve kireçlenme riskini azaltmak veya ortadan kaldırmaktır.
Lezyonun yeri, büyüklüğü ve uygulanacak olan tedaviye göre artroskopik veya açık cerrahi ile lezyona müdahale edilebilir. Uygulanacak tedaviler hasarlı kıkırdak parçasının tekrar tespiti, yaralanma olan bölgenin (kemik ve kıkırdak) temizlenmesi ve ardından bu bölgede kemiğe delikler açılması (mikrokırık uygulaması), hasarlı bölgenin temizlenmesi sonrasında
oluşan boşluğun kemik ve/veya sentetik zarlar ile doldurulması ve dizden sağlam kıkırdak nakli (mozaikplasti) olarak sıralanabilir.