Düztabanlık, ayağın normalde olması gereken iç, uzun kavsinin kaybolarak topuğun dışa doğru kayması ile kendini gösteren bir ayak deformitesidir. Düztabanlıktan bahsedildiğinde sıklıkla çocukluk çağında olan esnek düztabanlık akla gelir ancak normal bir ayağa sahip olan erişkinlerde de zaman içerisinde düztabanlık gelişebilir.
ÇOCUKLARDAKİ DÜZ TABANLIK
2 yaş ve altı çocukların %90’ında karşılaşılan düztabanlık 10 yaş grubundaki çocuklarda ise %4 oranında görülür. Bu oranlardan da anlaşılabileceği gibi düztabanlık birçok çocukta zaman içerisinde düzelme potansiyeline sahiptir ve esnek düztabanlık olarak adlandırılır.
Bir grup çocukta ise kısa aşil tendonu, ayak dış tarafındaki peroneal kaslardaki spastisite ve kemikler arasında doğuştan gelen köprüleşmeler (tarsal koalisyon) gibi altta yatan nedenlere bağlı olarak gelişmiş düztabanlık olabilir. Bu hastalarda yapılacak muayene ve tetkikler ile tanı koymak mümkündür.
Esnek düztabanlığı olan çocuklarda ayak kavsi çocuk ayakta dururken düz iken, çocuk parmak ucuna yükseldiğinde normale döner. Çocuklardaki esnek tip düztabanlığın düzelmesi 4-5 yaşlarında başlayıp 8-10 yaşına kadar sürebilir. 10 yaşına kadar olan bu süreç içerisinde düztabanlığı düzeltme amaçlı olarak herhangi bir ortopedik bot veya tabanlık kullanımına gereksinim yoktur. Bu dönemde alınan kilolar düz tabanlığın seyrini olumsuz etkiler. Yapılan çalışmalar tabanlık, ortopedik bot veya ortopedik ayakkabı kullanan ve kullanmayan çocuklarda aynı oranlarda düzelme (%95) olduğunu göstermiştir. Bu nedenle geçmiş yıllarda rutin olarak kullanılan bu tip tedavilerin aksine günümüzde esnek tip düztabanlığı olan çocukların evde yalın ayak veya çorapla yürümeleri önerilmektedir.
Esnek düztabanlığın anne ve babalarda yarattığı endişe dışında herhangi bir şikâyete neden olması beklenmez ve dolayısıyla rutin bir tedavi de uygulanmaz. Ancak çocukta aktivite ile ilişkili baldır ağrısı, çabuk yorulma veya akranlarından oyunda geri kalma gibi şikayetler varsa destek amaçlı olarak ortopedik tabanlık ve germe egzersizleri kullanılabilinir.
Düztabanlık, ileri düzeyde ise veya uygun tedaviye rağmen ağrı, yürüme güçlüğü, ayakkabı problemi ve fonksiyon kayıplarına neden oluyorsa cerrahi tedavi uygulanabilir. Burada önemli olan zamanlama ve hangi çocuklara, hangi ameliyatın yapılması gerektiğine karar vermektir. Bu noktada doktorun tecrübesi çok önemlidir. Eğer altta yatan başka bir neden yoksa ve çocuğun düztabanlığının daha da ilerleyeceğine inanılırsa, 7-8 yaşından itibaren cerrahi müdahale planlanabilir. İdeal yaş 8-10 yaşları arasıdır. Ama altta yatan nedenlerin olduğu esnek olmayan patolojik düztabanlıklarda ameliyat daha erken de yapılabilir.
Cerrahi tedavide ayakta talus ve kalkaneus olarak adlandırılan kemikler arasına arthroereisis olarak adlandırılan bir implant yerleştirilmesi, kemik kesileri (osteotomiler) ile dizilimin düzeltilmesi ya da artrodez denilen eklem sabitleme ameliyatları veya altta yatan nedene yönelik müdahaleler tercih edilebilinir. Arthroereisis yöntemi, uygulaması çok basit olduğu halde bizim genellikle tercih etmediğimiz bir yöntemdir. Kemik kesileri ile uygulanan yöntem ise çok daha sofistike ve kalıcı güzel sonuçları olan bir yöntemdir. Eklem sabitleme yöntemini ile 16 yaşından önce uygulamak istememekle birlikte çok ileri düz tabanlıklarda bazen uygulamak zorunda kalabilmekteyiz.
ERİŞKİN TİPİ DÜZ TABANLIK
Edinilmiş düztabanlık olarak adlandırılabilecek bu durum romatolojik hastalıklara bağlı olarak gelişebileceği gibi ileri yaş, aşırı kilo, uygunsuz kullanım gibi etkenlere bağlı olarak da karşımıza çıkabilir. En sık aşırı kilo ve beraberinde uygunsuz ayakkabı kullanımı olduğunda geliştiğini gözlemlemekteyiz.
Edinilmiş veya erişkin tipi düztabanlığın temel nedenlerinden biri ve en sık karşılaşılanı ‘tibialis posterior’ olarak adlandırılan ve ayak iç kavsinin tepe noktasına yapışan tendonun dejenere olarak, işlevini yitirmesidir. Ayak iç kavsini adeta bir çadırın direği gibi destekleyen bu tendonun görevini yapamaz hale gelmesi sonrasında ise ayak kavsi kademeli olarak sinsice çöker. Rahatsızlığın erken dönemlerinde hastalar tibialis posterior tendonu çevresinde olan ağrıdan şikâyet ederler. Bu evrede düztabanlık deformitesi daha oluşmamıştır ve doğru tanı konması durumunda hastalığın ilerlemesini durdurmak mümkün olabilir. Bu evrenin tanınmaması veya uygun tedavi edilememesi durumunda ise ayak iç kavsi giderek çökmeye ve topuk dışarıya doğru kaymaya başlar. Zaman içerisinde deformitenin artması ile birlikte de ağrı ayak iç kısmından ayak dışına ve ayak bileğine doğru kayar. Bu esnada topuktaki kayma ile ilişkili olarak aşil tendonu kısalır ve bu tendonun kısalması düztabanlık deformitesi üzerinde ilerleyici bir etki gösterir.
Hastalığın erken evrelerinde kilo kaybı, aktivite modifikasyonları, fizik tedavi, uygun ayakkabı ve tabanlık kullanımı ile şikayetler kontrol edilebilirken, ilerleyen evrelerde ameliyat dışı yöntemlerin etkinliği de kısıtlanır. En az 6 ay süresince uygulanan cerrahi dışı tedaviye rağmen şikayetleri devam eden hastalarda ise cerrahi müdahale gereksinimi doğar.
Deformite gelişmemiş hastalarda tibialis posterior tendonunun etrafındaki yangının ve dejenere tendon kesimlerinin temizlenmesi, gerekli durumlarda tendon transferi ile tibialis posterior tendonunun desteklenmesi ile etkili bir tedavi sağlanabilir. Aynı seansta topuk kemiğinin içe doğru kaydırılması düzelme ve koruyuculuğu daha da etkinleştirir.
Deformitesi olan ancak tibialis posterior tendonunun kısmi de olsa çalıştığı hastalarda ise tendon transferi yanında aynı seansta uygulanan kemik dizilimini düzeltmeye yönelik ameliyatlar ile herhangi bir eklem sabitlemesine ihtiyaç duymadan ağrısız, fonksiyonel ve düz basan bir ayak elde edilebilir.
Eğer bu dönem de atlanır ve deformite rijid (elle düzeltilemez) bir hale gelirse düzeltme ancak eklemler üzerinden sağlanabilir. Ayak arkasındaki iki veya üç eklem sabitlenerek (artrodez uygulaması ile) ayak normal ve düz basan bir hale getirilebilir. Uygun pozisyonda yapılacak sabitleme ameliyatı sonrasında şekli düzelmiş, ağrısız bir ayak elde edilebilir.
Hastalığın evreleri arasında tedavi seçenekleri farklılık gösterdiğinden tedavinin her hasta için ayrı ayrı planlanması gereklidir. Tedavi planlaması uzman muayenesi ve yük altında ayakta basarken çekilmiş iki yönlü ayak röntgenleri ile yapılmalıdır.