Ayak bileği eklemi, talusun üst yüzeyi ve tibianın alt yüzeyi arasında yer alır. Bu bölgedeki kıkırdağın burkulma, ayak bileği çevresi kırıkları gibi travmalar sonrasında veya basma kusuru, genetik yatkınlık gibi altta yatan nedenlere bağlı olarak hasarlanması ayak bileğinde ağrıya neden olur. Bu yaralanmalar yalnızca eklem yüzeyindeki kıkırdağı ilgilendirebileceği gibi altta yatan kemikte kist benzeri boşlukların oluşmasına da neden olabilir.
En sık karşılaşılan şikayet ağrıdır. Başlangıçta zorlu aktivite sonrasında belirgin olan ağrı zaman içerisinde artar ve günlük aktivitelerde de kısıtlanmaya neden olur. Ağrıya şişlik ve ayak bileğinde takılma hissi eşlik edebilir.
Hastaların büyük çoğunluğunda ayak bileği burkulması gibi bir travma sonrasında şikayetler ortaya çıkar. Bunun dışında tekrarlayan mikrotravmalar (bağ yaralanmasına bağlı sık burkulmalar gibi), ayakta basma kusurları, hormonal bozukluklar ve damar hastalıkları da altta yatabilecek diğer nedenlerdir.
Özellikle ayak bileği burkulması sonrasında uygun tedaviye rağmen 3 aydan uzun süren şikayetlerin olması durumunda ayak bileği ekleminde kıkırdak yaralanmasından şüphelenilmesi gerekmektedir.
Tanı muayene ve tetkikler birlikte değerlendirilerek konulur. Öncelikle hastanın ilk değerlendirilmesi esnasında hikayeden bu tip bir yaralanma olabileceğinden şüphe edilmesi gerekir. Fizik muayene ile bu şüphenin kuvvetlenmesi durumunda ise tanıyı netleştirmek amacıyla görüntüleme teknikleri kullanılır. Öncelikle ayakta basarak çekilmiş röntgenler incelenir. Bu şekilde osteokondral lezyonun tespit edilememesi durumunda ise bilgisayarlı tomografi (BT) veya manyetik rezonans inceleme (MR) ile tanı kesinleşir.
Tedavi planlanırken hastanın yaşı, yaralanmanın büyüklüğü, hastada neden olduğu şikayetler göz önüne alınır. Eklemin yük taşımayan bölgesinde ve 1 cm2’den küçük, herhangi bir şikayete neden olmayan kıkırdak yaralanmaları müdahalesiz takip edilebilirken, çocuklardaki küçük boyutlu yaralanmalarda alçı tedavisi denenebilir. Bunun dışında özellikle genç erişkinlerde kıkırdak yaralanmalarında tedavi cerrahidir. Bu hastalarda glukozamin gibi destek tedavileri, fizik tedavi yöntemleri ve eklem içine yapılan enjeksiyonların hiçbiri tedavi edici değildir.
Ağrıya neden olan, yük taşıyan bölgede yerleşen ve 1 cm²’den büyük kıkırdak yaralanmalarında cerrahi müdahale gereklidir. Cerrahide amaç ağrısız ve normal fonksiyon gören bir eklem elde etmek ve artroz (kireçlenme) riskini azaltmak veya ortadan kaldırmaktır.
Lezyonun yeri, büyüklüğü ve uygulanacak olan tedaviye göre artroskopik veya açık cerrahi ile lezyona müdahale edilebilir. Uygulanacak tedaviler hasarlı kıkırdak parçasının tekrar tespiti, yaralanma olan bölgenin (kemik ve kıkırdak) temizlenmesi ve ardından bu bölgede kemiğe delikler açılması (mikrokırık uygulaması), hasarlı bölgenin temizlenmesi sonrasında oluşan boşluğun kemik ve/veya sentetik zarlar ile doldurulması, bu zarların hücre ve biyolojik ajanlar ile birleştirilmesi ve dizden sağlam kıkırdak nakli (mozaikplasti) olarak sıralanabilir.