Halluks valgus (HV) erişkinlerde ön ayağı ilgilendiren problemler arasında en sık karşılaşılanıdır ve bu tanım ayak başparmağının iç yanındaki kemik çıkıntısını ifade eder. HV gelişimi başladıktan sonra durum ilerleyicidir ve ilerleme birkaç aşamada görülür. İlk olarak ayak birinci parmağı ayağın dış tarafında doğru kayarken, birinci tarak kemiği de bunun aksi yönde ayak iç tarafına doğru açılanır. Durumun ilerlemesi ile birlikte diğer parmaklarda da deformite ve ağrı görülmeye başlar.
HV ile kadınlarda daha sık karşılaşılır ancak neden geliştiği tam olarak ortaya konmamıştır. Genetik yatkınlık, uygunsuz ayakkabı kullanımı, düztabanlık gibi basma kusurları, artmış eklem gevşekliği ve inme veya serebral palsi gibi rahatsızlıklar HV gelişiminde etkili olan faktörlerdendir.
Ayakkabı kullanımı ile artan ağrı ve ayakkabı kullanmada zorluk, ayak tabanında özellikle tarak kemikleri altında ağrı, eklem hasarı gelişmiş olgularda eklem içinden gelen ağrı, deformitenin ilerlemesi ile birlikte ikinci tarak kemiği altında ağrı ve ikinci parmakta deformite gelişimi başlıca şikayetlerdir.
HV tanısı hikaye ve fizik muayene ile konulmakla beraber HV deformitesinin daha ayrıntılı değerlendirilmesi ve tedavi planının daha sağlıklı yapılabilmesi için ayakta basarak çekilmiş ayak röntgenleri incelenir.
Tedavide ilk olarak cerrahi dışı metotlar kullanılır. Aktivitelerin düzenlenmesi, yumuşak ve geniş ayakkabı kullanımı, parmak arası makara veya pedler gibi çeşitli ortezlerin kullanımı ve fizik tedavi ile şikayetler büyük ölçüde kontrol edilebilir ancak bu tip bir tedavi ile gelişmiş bir deformitenin geri döndürülemeyeceği her zaman akılda tutulmalıdır.
Cerrahi dışı tedavinin başarısız olduğu durumlarda, ağrılı ve ilerleyici deformite varlığında ve aktivite ve/veya yaşam tarzının etkilenmeye başladığı durumlarda ise cerrahi müdahale ihtiyacı ortaya çıkar. Cerrahi kararı verilirken; hastanın asıl şikayeti, mesleği, spor alışkanlıkları, fizik muayene ve röntgen bulguları ve beklentileri göz önüne alınmalı ve cerrahi müdahale her hasta için ayrı ayrı planlanmalıdır.
Yumuşak doku prosedürleri: Bir grup hastada halluks valgus başparmak eklemi çevresindeki yumuşak dokular arasındaki dengenin bozulmasına bağlı olarak görülür. Bu durumda yumuşak dokulara yönelik uygulanacak sıkılaştırma veya gevşetme ile deformite tedavi edilebilir. Tek başına yumuşak doku uygulaması günümüzde çok nadir kullanılmaktadır.
Kemik düzeltici uygulamalar (Osteotomiler): Kemiklerdeki dizilim kusuru halluks valgus gelişimine neden olduğundan, kemik kesileri ile dizilimin düzeltilmesi mümkündür. Bu uygulamada kemik kesildikten sonra uygun pozisyona getirilir ve vida, tel veya plak sistemleri ile tespit edilir. Daha önce bahsedildiği gibi yumuşak doku prosedürleri ile birlikte kullanımı tercih edilir.
Artrodez (Eklem sabitleyici cerrahiler): Halluks valgus deformitesi yanında eklem kıkırdağında yaygın artroz (kireçlenme) olması durumunda, ağrının ortadan kaldırılması ve deformitenin düzeltilmesi amacıyla kullanılır. Artroz dışında daha önce başarısız halluks valgus cerrahisi geçirmiş olan hastalarda kurtarıcı cerrahi olarak da kullanılabilinir. Eklemde ağrıya neden olan hasarlı kıkırdak dokuları uzaklaştırılır ve kemik kemiğe kaynama hedeflenir. Bu şekilde ağrı şikayeti ortadan kaldırılırken, halluks valgusta tedavi edilebilinir.
Rezeksiyon artroplastisi: Genellikle yaşlı hastalarda tercih edilir. Eklemde ağrıya neden olan dokular temizlendikten sonra eklem kapsülü bu dokuların yerine eklem boşluğuna yerleştirilir. Bu şekilde ağrısız ve hareketli bir eklem elde edilmesi hedeflenir ancak yürüme de kısıtlılıklara yol açma ihtimali nedeniyle genç hastalarda kullanımı tercih edilmez. İleri yaş, daha önce başarısız halluks valgus cerrahisi geçirmiş olmak veya ileri dereceli eklem hasarı olan ancak hareketli bir eklem beklentisi olan genç hastalarda uygulanabilir.
Halluks valgus ameliyatlarında kemik düzeltmeleri yapıldığı için, ameliyat edilen parmağın üzerine kemik iyileşmesi tamamlanana kadar (4 ile 6 hafta süresince) ayağa tam yük verilmesi genellikle tercih edilmez. Buna karşın cerrahi tekniklerdeki iyileşmeler ve ilerleyen teknoloji ile birlikte ameliyat sonrasında hastaların ayağa kalkıp, özel ayakkabılar ile yürümelerine izin vermek mümkün hale gelmiştir. Yine de, ameliyat sonrası erken dönemde ayakta şişlik oluşabileceği için; özellikle ilk bir hafta süresince ayağın uzun süre aşağıya sarkıtılmaması, hastanın yalnızca günlük ihtiyaçlarını karşılamak amacıyla ayağa kalkması tercih edilir.